21 Kasım 2015 Cumartesi

ARNAVUTLUK’TA TÜRKÇE ÖĞRETIMI

İnsanlar topluluklar halinde yaşarlar. Birbirlerine karşı duygu ve düşüncelerini ifade etmek suretiyle anlaşmak en tabii ihtiyaçlarındandır. Aynı milletten kimseler anadillerini kullanarak kolayca anlaşabilirler. Farklı milletlere mensup insanların birbirleri ile konuşabilmeleri için ortak bir dil kullanmaları gerekir. Bu durum bir taraf veya her iki tarafın bir yabancı dil öğrenmesi ile mümkün olabilir.

İnsanların tek başına yaşayamadıkları gibi ülkeler de tek başlarına ve başka ülkelerleçeşitli şekillerde ilişkilerde bulunmadan yaşayamazlar. Her ülke başkaları ile siyaset,ticaret, ilim v.b. konularında alışverişlerde bulunmak zorundadır. Ülkeler arasındakiilişkiler de dil vasıtası ile gerçekleştirilir. Yabancı dil konusunda eğitim alan kişilermilletleri adına diğer milletlerle münasebetlerde iletişimi sağlarlar. İletişim,insanlığın başlangıcıyla başlayan ve insanlar tarafından geliştirilen dinamik bir süreçtir. Çünkü insan, doğduğu günden itibaren çevresiyle ve diğer insanlarla etkileşim halinde olan,onlara iletiler gönderen veya onlardan iletiler alıp bu iletileri yorumlama ve anlamlandırma yeteneklerine sahip olan, ayrıcalıklı ve sosyal bir varlıktır.( Yalçın, 2007, 749.) Bu yüzden her ülkede ihtiyaç duyulan yabancı dillerin öğretimiyapılmaktadır.
 Günümüzde teknolojik ilerlemelerle beraber ulaşım ve haberleşme imkanlarınıngelişmesi sonucunda ülkeler arasındaki münasebetler de çoğalmış ve bu durum yabancıdillere olan ihtiyacı daha da artırmıştır. İnsanların birbirleriyle olan iletişimi geliştikçe kültürler
arası alışveriş de artmaktadır, dolayısıyla kültürel değerlerle harmanlanmışyeni bir dünya düzeni gelişmeye başlamıştır. Bu düzen, farklı kültürlerin birbirlerinidaha iyi tanımasını zorunlu kılmaktadır. (Akçadağ, 6.s.)
Türkiye ve Arnavutluk tarihi ve kültürel bağları olan ve aynı coğrafyada bulunan ülkelerdir. Bu özellikleri ile ve yukarıda belirttiğimiz sebeplerle Arnavutluk’ta Türkçeöğretimi yapılmaktadır. Arnavutlar Balkanların güneybatısında yaşayan ve uzun tarihigeçmişi olan bir millettir. Arnavutluk Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı Devleti sınırlarına katılmıştır. Halkının büyük bir kısmı İslam dinini kabul etmiş ve Türkidaresini benimsemekle kalmamış yetiştirdiği birçok devlet adamı ile yönetime ortakolmuştur. Aynı şekilde ilim ve sanat alanında da Osmanlı Devleti’nin ilerlemesinde
emeği geçen Arnavut alim ve sanatkarlar vardır. Kanuni dönemi büyük şairlerindenTaşlıcalı Yahya Bey, İstanbul Üniversitesi’nin önemli isimlerinden Hasan Tahsin veTürk Dili ve Edebiyatı alanında önemli çalışmalara imza atan Şemseddin Sami hemenherkesin tanıdığı Arnavut simalardır.Balkanların Osmanlı yönetimine girmesinden sonra Türkçe ortak bir dil olarak bölgedeki dilleri etkilemiş ve birçok Türkçe kelime Balkan dillerinde kullanılmaya başlanmıştır. Son çalışmalar, Arnavutçadaki Türkçe kelimelerin sayısının 5.000civarında olduğunu göstermektedir.
(İyiyol, 625. s.)
Diğer Balkan dillerinde de busayıya yakın Türkçe kelimeler yar alır. Bölgede zaman içinde Türkçe,
konuşulupyazılan bir dil haline gelmiştir. Boşnak ve Arnavut şair ve yazar lar tarafından çok
sayıda Türkçe eser meydana getirilmiştir. Türkçe bilmek eğitimli ve medeni olmanın birölçüsü sayılır hale gelmiştir.
 Osmanlı Devleti’nin dağılması ile 1912 yılında bağımsız olarak kendi yönetiminikuran Arnavutluk’ta Osmanlı eğitim kurumlarında yetişen aydınlarla beraber Türkçe  bilenlerin sayısı oldukça fazlaydı. Buna ek olarak yeni tesis edilen eğitim sistemi içinde İmam -Hatip Okulu tarzındaki okullar İşkodra, Berat, Tiran, Elbasan gibi şehirlerde faaliyet gösteriyorlardı. 1924 yılında Arnavutluk Müslüman Komitesi’nin kurulması ve  bu kuruma bağlı Tiran’da yeni bir medresenin açılması ile burada 1945 senesine kadar yabancı dil olarak Arapça, Türkçe, Farsça, daha sonra da İngilizce, İtalyanca gibi diller okutuluyordu. 1945`ten sonra bu medreselerde 1964 senesine kadar sadece Arapça ve Rusça yabancı dil olarak okutuldu. 1963 yılında, 1949 anayasasında yapılan değişiklikler sonucu ibadetlere büyü ölçüde kısıtlama getiridi ve nihayet 1964 yılında Tiran Medresesi kapatıldı. (Truçi, 2010, 10.s.) Böylece resmi eğitim kurumlarında Türkçe öğretimine son verilmiş oldu.

Halbuki Arnavutluk’ta Türkçe öğretimine diğer birçok ülkeden daha fazla ihtiyaç  bulunmaktaydı. Her şeyden önce Arnavutluk tarihi ile ilgili kaynaklar , nüfus, askerlik,tapu, vergi ve mahkeme kayıtları gibi devletin hafızası durumundaki evraklar Osmanlı Türkçesi ile yazılmış durumdaydı. Arnavutluk’un bağımsız bir devlet olması Osmanlı yönetimine duyulan bir memnuniyetsizlikten dolayı çıkan kargaşa sonucunda gerçekleşmemişti. Osmanlı Devleti’nin zayıflamasından dolayı Arnavutlar kendi idarelerini kurmak noktasına gelmişlerdi. Bu yüzden iki millet arasında yaşanan tatsız  bir olay bulunmuyordu ve iyi ilişkilerin devamı için bir engel yoktu. Tarihi beraberlik ve coğrafi şartlar Türkiye ile Arnavutluk arasında siyasi, ticari ve kültürel ilişkilerin devamını gerekli kılıyordu.Komünizm döneminde Tarih Enstitüsü’nde (Institutıt te Historise) Vexhi Buharaja ve Muqerem Janine, Devlet Arşivi’nde (Arkivin Qendror te Shtetit) Jonuz Tafilaj, Haki Sharofit ve Andrea Sahatçiut, Milli Kütüphane’deki (Biblioteke Kombetare) Albanoloji Balkanoloji Bölümü’nde (Albanlogji Balkanolgjise) Zuber Bakiut Osmanlı dönemine ait belge ve kitaplar ile ilgili önemli çalışmalar yaptılar. (Egr, 2007, 107-108.s.) Bu çalışmalar daha önceki dönemlerde elde edilen birikimler sayesinde yapılabildi. Çalışmaların devamı için yeni neslin de Türkçe/Osmanlıca öğrenmesi gerekiyordu. Bu derece ihtiyaç bulunduğu halde yönetimin Türkçe öğretimi için bir çaba göstermemesi garip bir tezat olarak devam ediyordu. Nihayet 1969 yılında Muqerem Janina ve Vexhi Buharaja tarafından Osmanlıca kursu açıldı. (Dritan, 2007, 108.s.) Tiran Üniversitesi Tarih-
Coğrafya Bölümü’nde 1970
-
1971 öğretim yılından itibaren Türkçe kursları açılmaya başlandı. Shaban Çollaku tarafından verilen Türkçe dersleri değişik zamanlarda teşkil edilen gruplarla devam etti. Bu kurslara katılarak Türkçe öğrenen isimlerden bazıları şunlardır: Aida Vishko, Stefan Vuçani, Dashuri Murati,Hajro Limaj, FertDuka, Nezir Bata, Kujtim Noro, İllirija Çaushi, Fatmir Mata, Kozeta Farmaqi, Ahmet Koka, Genciana Abazi Egro, Dritan Egro ve Lindita Latifi. Bu isimlerden Ferit Duka, Nezir Bata, Dritan Egro ve Genciana Abazi Egro lisansüstü eğitimlerini Türkiye’de yapmışlardır.
 Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hamza Zülfikar 2-10 Haziran 1991

tarihleri arasında görevli olarak Arnavutluk Tiran Üniversitesini ziyaret etti. Burada Şemsettin Sami üzerine bir konferans verdi. (Küçük, 2009,) 1990 yılından itibaren demokrasiye geçilmesi ile beraber Arnavutluk’ta daha düzenli  bir Türkçe öğretimi yapılmaya başlanır. Bu çalışmaları yükseköğretim, ortaöğretim, kurslar ve diğer şekillerde Türkçe öğretimi olarak ayrı ayrı inceleyeceğiz.

2 yorum: